Siirt ilinin bir ilçesi olan Sason’un doğu sınırını teşkil eden yüksek, pek sarp ve arızalı dağlar ve vadiler içinde sıkışmış yol ve her türlü ulaşımdan yoksun bir arazi parçası üzerinde oturan bir kısım halk, pek ilkel hayat koşulları içinde bambaşka bir durum arz ediyordu. Vahşet haliyle, istibdat devrinden meşrutiyete kadar; intikal eden itaatsizlikleri sürüp gittikçe bu devirlerin idare-i maslahatçılığı, bu halkı büsbütün şımartmıştı.

SASON AYAKLANMALARI VE BASTIRILMALARI(1925-1937) Kur Alb .Reşat HALLI

Bu devirlerde esaslı ve belli başlı bir hareket yapıldığına rastlanmamakla beraber, yapılan mahalli ve mevzii hareketlerin yetersizliği bu şımarık ve itaatsiz halkı cumhuriyet devrine kadar aynı halde getirmişti.

Birinci Hareket:

Birkaç sergerdenin elinde oyuncak olan ve arazinin sarplığına dayanarak çevresine etkili bir durum alan bu halk, 1925 yılında Şeyh Sait isyanı ile beraber ayaklanmış ve fakat yapılan genel tedip hareketleri altında ezilmiş ve idareten yasak bölge olarak kabul edilmiş olan Asi, Küskut, Herük bölgeleri o zaman boşaltılmış ise de, daha sonraları yapıldığı gibi etkili bir tedbir alınmamıştır.

Şeyh Sait’in tedibi hareketinden, öteye beriye dağılan ve sinen Sason’lunun su¨künet hali; ayaklanma dolayısıyle, batıya nakledilmiş olan aşiret reislerinin Kovuşturmaları Erteleme Kanunu‘nun yayınlanması üzerine tekrar yerlerine dönmelerine kadar sürmüş ise de, bundan sonra burada yavaş yavaş itaatsizlikler ve saldırışlar baş göstererek öteye beriye dağılan bu asi sergerdeler ve aveneleri, yasak bölgede yeni baştan toplanmaya başlamış ve bu bölge civarında suç işleyen cürüm erbabına sığınacak yer halini almış ve artık bu bölgeye hükümet kuvvetleri giremez bir hale gelmişti.

1930 yılında Ağrı harekatının tartışılması u¨zerine, bu durumu fırsat bilen Sason‘lunun yeni baştan başlayan itaatsizlikleri uzayıp gitmiş ve devlet yükümlüklerini ödemekten tamamen çekinmişlerdi.

İkinci Hareket:

Sasonlunun devam eden bu itaatsizlik durumu hükümetin dikkatini çekerek 1932 yılında iki alay ve iki seyyar jandarma taburu ile bir hareketyapılmasına karar verilmiş ve harekete eylu¨l ayında başlanmıştı. Bölgenin taranmasında 200‘den fazla silah toplanmış ve varılabilen köy ve evler tahrip edilmiş ve kışın bastırmış olması nedeniyle harekat durdurulmuştu.

1933 yılının temmuzunda Muş’ta bulunan 7 nci Seyyar Jandarma Taburundan bir bölüğünün himayesinde tutan imhasına giden tekel memurları Halikan ve Harbak bölgelerinde Sasonlunun fiilen engel oluşuna uğramış ve buna karşı Muş ilinin 7 nci Seyyar Jandarma Taburu ile yapmış olduğu mevzuii hareket de neticesiz kalınca bu hareketi zaaf sayan Sasonlu bundan sonra büsbütün itaatsizliği ele almıştı. Bu itaatsizlik 1935 nisan ayında hayvan sayımına çıkan devlet memurlarını kovmak, öğüt vermeye giden heyet içinde ilçe kaymakam vekilini öldürmek ve müftüyü Yaralamak sureti ile fiiliyata intikal ederek ayaklanma niteliğini almış ve tedibe giden mahalli kuvvetiere silahla karşı koyacak derecede ileri götu¨rülmu¨ştu¨.

Üçüncü Hareket:

1935 yılında devlet nu¨fuz ve otoritesine tecavüz niteliğini alan bu durum üzerine 2 nci Tümen birlikleri (ikişer taburluk üç alay), 7 nci. 10 ncu, 11 nci Seyyar Jandarma Taburları ve 8 nci Seyyar Jandarma Taburunun Süvari Bölüğü tarafından bu bölgede hemen bir hareketin yapılması kararIaştırılmışsa da, ordu birliklerinin almış olduğu acemi erlerin henüz yetişmemiş olması nedeniyle bu hareket ancak 16 ekim 1935’te başlayabilmiş ve bu hareketler sırasında eşkıya mağaralara ve bölge dışına dağılmış ve hiç bir yerde toplu bir direnme göstermemişti. Harekatın devamı sırasında önemsiz bir iki çarpışma olmuş, nihayet mesele de bastırılmış olduğundan birliklerin garnizonlarına dönmelerine emir verilmişti. Ancak, Tekrar bu bölge içine girmek isteyen şakilerin yurt kurmalarına engel olmak maksadı ile Sason’da bırakılan 7 nci Seyyar Jandarma Taburuna sonradan 10 ncu Seyyar Jandarma Taburunun da katılması ile her iki tabur tarafından kışın dahi bölgenin belli başlı yerlerine baskınlar yapılmış ise de bölgede kış durumunun şiddetli olması ve yolsuzluk sebebiyle bu baskınlar nihayet bölgenin çevresine yakın olan sahalara mu¨nhasır kalmış ve içerilere nu¨fuz edilmemişti. Bu yıl yapılan harekatta birliklerden bir jandarma yaralı, dört sivil sehit verilmiş, eşkıyaya da 23 ölü üç yaralı verdirilmiş 58’i yakalanmış, 870’i kendiliğinden tesilm olmuş ve bu arada 57 tüfek toplanmıştı.

1936 Yılı Harekatı:

1935 yılı harekatının devamı sayılan bu harekata, 7 nci, 8 nci, 10 ncu Seyyar Jandarma Taburları ile 2 nci Tümenden mu¨rettep bir bölükten mu¨rekkep kuvvetle 10 temmuz 1936’da tekrar başlandı.

Genelkurmay Başkanlığına göre, bu bölgede asayişin bir an önce sağIanması için yasak bölgeden Beşiri’ye, ve sair bölgelere nakledilmiş olan halkın göçmen muamelesine tabi tutulmak sureti ile iskan ve iaşelerinin su¨ratle sağlanması gerekti. Böyle yapılmadığı takdirde hem memeleketin asayişi zarar görecek, hem nu¨fus kaybedilecek ve aynı zamanda tenkil ve nakil işlerinin zihinlerde bırakacağı aykırı du¨şu¨nceler su¨ru¨p gidecekti. Keza, Sason meselesinin senelerce devamı, içeride ve dışandaki fena akislerin devam ettirilmesi demek olacağından buna bir an önce son verilmesi memleket savunması bakımından gerekliydi.

İçişleri Bakanlığının Sason meselesinin hal tarzı u¨zerindeki du¨şu¨ncesi ise; Sason askeri harekatı sonucu bu bölgeden çıkarılarak Beşiri, Silvan ve Garzan ilçelerine geçici olarak yerleştirilmiş bulunan bu çevre halkının eski köylerinin yakınlığı dolayısıyle tekrar yasak bölgedeki yerlerine yerIeşebilecekleri kanısında oldukları dikkate alınmalı idi. Bu duruma meydan vermemenin çaresi, Sason yasak bölgesi halkının Batı Anadolu’ya veya Trakya’ya nakilleri idi. Bu suretle ikinci bir tedip harekatına yol açılmamış ve seyyar jandarma taburlarının bu bölgeye bağlanmalarının önu¨ne geçilmiş olurdu. Yalnız bu mesele, bir kanun mevzuu olduğu için Bakanlar Kurulunun bu bölgeyi yasak bölge olarak ilan etmesi gerekirdi. Bu bakımdan İçişleri Bakanlığına göre; yasak bölge olması istenen saha sınırları şöyle idi:

Mareto dağından itibaren Sason dağlarının gu¨neybatıya doğru tepeler hattını takip ve Sason’un Gu¨neno köyu¨nu¨n 2 km. doğusundan gu¨neybatıya doğru yönelmek suretiyle Çalkış dağından geçen tepeler hattını takiben Gov, Harbak, Yukan ve Aşağı Şat köylerini yasak bölge içinde bırakarak, Hazo bucak merkezinin 2 km. kuzeyinden doğuya yönelerek Norşin köyu¨nu¨n kuzeyine ve oradan Garzan suyunu takiben Rezi dağı ile Kerho arasından Yanık dağına ve oradan batıya yönelmek suretiyle Şinas dağı u¨zerinden Malato dağına uzanan hattın teşkil ettiği çerçeve içinde kalan kısım olarak du¨şu¨nu¨lmekte idi.

İçişleri Bakanlığı bu sınır u¨zerinde Genel kurmay Başkanlığının da du¨şu¨ncesini sormuş ve bu bölgeden batıya nakli gerekenler için çıkarılacak Bakanlar Kurulu kararına hazırlık olmak u¨zere Eskişehir, Kocaeli, Zonguldak, Bolu, Çankırı, Bursa, Bilecik, Ku¨tahya, Afyon, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli, Burdur, Isparta ve Muğla illerinin dikkate alınarak lu¨zumlu hazırlığın yapılmasını Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından istemişti.

Genelkurmay Başkanlığı bu görüşu¨ benimsemiş yalnız; sınır dışında bulunan ve Melefan kuzey bölgesindeki saha içinde kalan köyler halkı; Yasak bölge ilan edilecek olan sınır dışında kalacakları için kanunen yerlerinden kaldırılarak herhangi bir bölgeye nakillerine olanak bulunmayacaktı. Oysa, sınırları çizilen bu sahada, bu defaki harekat alanı içerisine girmiş ve taranmıştı. Bura halkı da. Beşiri ve sair bölgelere kaldırılmışsa da, kendi köylerinin hu¨kümetin yasak bölge diye ilan edeceği sınırlar dışında kaldığını gördu¨kleri zaman pek haklı olarak gene yerlerine dönmek isteyecekler ve hemen bunları önlemeye imkan bulunmayacaktı. Mesele bu şekle girince, bura halkı, kendi geçimleri, yayılmaları ve sair ihtiyaçları için yasak bölge dahilindeki dağ, vadi ve yaylalardan faydalanmak maksadı ile sınırı geçerler ve bu suretle yine bir gaile çıkarırlar. Bu nedenle çizilen sınır uygun olmakla beraber şu hususun da dikkate alınması gerekecekti:

Yasak bölge sınırlarına civar olan ve özellikle Melefan kuzeyinden Arziyo dağı gu¨neyi arasındaki köyler halkının da, yasak bölge içinde kalan ve miktarları pek mahdut olan köyler halkı gibi batı illerine nakilleri;

Bu suretle boşalacak olan bura köylerine batıdan göçmen getirerek yerleştirmek suretiyle yasak bölge çevresini birer Tu¨rk köyü haline getirerek herhangi bir suç işleyerek suçluların yasak bölgedeki dağlara sığınmalarının önu¨ne geçilmesi;

Yasak bölge ilan edilecek olan sahanın dışında kalacak köyler halkının batıya nakillerine kanunen imkan olmadığı takdirde çizilen sınırın özellikle gu¨neydoğu ve doğu kısımlarının biraz daha genişletilmek suretiyle Berki deresi ile Arziyo dağı arasındaki saha halkının da batı illerine nakillerini göz önu¨nde bulunduracak şekilde çizilen sınırı du¨zeltmek zorunluğu vardı.

Bu mu¨talaalar u¨zerine ortaya çıkan durum, 6 ekim 1936’da Bakanlar Kurulunda göru¨şu¨ldu¨ ve karara bağlandı. Gerekli hazırlıklar yapılmak suretiyle de yasak bölge halkından olan 2 400 kişinin batı illerine nakli başladı. Uzunca su¨ren bu arneliyede Sason yasak bölgesi halkından artakalanların kısmen bu bölgeye sığınmış olmaları ihtimali u¨zerine 23 kasım 1936’dan itibaren takip mu¨frezesi ile Harpak, Kozik, Norşin, Melefan kuzeyi Silent ve Kerho bölgelerinde tarama yapılmış ve asi halktan 32’si imha edilmişti. Sason etrafında yapılan askeri harekat kış ve kar mevsimi gelmesi dolayısıyle durdurulmuş ve 8 nci Seyyar Jandarma Taburu Mardin’e 7 nci Seyyar Jandarma Taburu Silvan’a alınmış, 10 ncu Jandarma Taburu ise vasak bölgenin korunması ve baskı altında bulundurulması için Hazo ve Melefan’da bırakılmıştı. Bundan sonra takip harekatı hakkında çeşitli göru¨şler ileri su¨ru¨ldu¨. Siirt Valiliğine göre:

Halen yasak bölgeye civar Hazo’da bir tabur, Melefan’a da bu taburun su¨vari bölu¨ğu¨ bırakılmış olmasına rağmen kışın bu¨tu¨n şiddeti ile hu¨ku¨m su¨rmesi ve arazinin çok dağlık ve sarp bulunması da dikkate alınırsa askeri bir harekat olanağı kalmamıştı. Fakat bunun dışında jandarma ve milis mu¨frezelerin yapabilecekleri takip hareketine lülzum vardı … Zira, eşkıya, yasak bölge dahilinde sığınmış, dağların mağara ve inlerine girmişti Kışı burada geçirecekler ve yazın ele geçmez bir durum alarak muhtelif bölgelere dağılacaklardı. Bu itibarla kışın sığındıkları yerlerde bastırılması mu¨mku¨n olan bu eşkıyanın, önu¨mu¨zdeki u¨ç aylık kış mevsiminde tamamen imha edilebilmeleri etkisiz bir askeri hareket yapmaktan ziyade çete takibatı şeklinde muhtelif kollardan hareket edebilecek jandarma yaya mu¨frezeleri ile mu¨mku¨ndu¨. Zira, bunların yataklarında ve sığındıklan çeşitli yerlerde bastırılması ancak seri hareket kabiliyeili çok çevik, muhtelif takip mu¨frezeleri ile mu¨mku¨n olabilirdi. Bunun için de teşkil edilecek 20’şer 30’zar mevcutlu jandarma mu¨frezelerini. Bitlis sınırından Başlayarak Hazo’ya ve Hazo’dan Sason kuzeyine kadar devam eden yasak bölge boyunca gereken yerlere yerleştirerek, oralardan yapılacak kuvvetli istihbarat teşkilatının verimli çalışmasına göre yasak bölge dahiline baskınlar yapmak suretiyle eşkıyayı imha etmek mu¨mku¨n olurdu.

1 nci Genel Mu¨fettişlik ise: Siirt Valisinin bu görüşüne tamamen katılmakta, sadece mu¨frezelerin yapacağı hareketlerin yasak bölge sınırındaki başlangıç merkezlerine aynı gu¨nde dönmelerinin dikkate alınmasını ve bu¨yu¨k ihtilatlar doğuracak hareketlerden çekinilrıesini istemekte idi. İçişleri Bakanlığı da bu mu¨talaayı aynen onamış sadece, Hazo ve Melefan’da bulunan 10 ncu Seyyar Jandarma Taburu ile sabit jandarma grupları arasında sıkı bir irtibat ve işbirliğini du¨zenlemek ve emir ve komuta birliğini sağlamak için 1 nci Genel Mu¨fettişliğin 7 nci Kolordu Komutanlığı ile mu¨şterek ve uygun bir plan hazırlamalarını ve buna göre Siirt ve Bitlis illerine yön verilmesini istemişti. Bu¨tu¨n bu hususlar Genelkurmay Bakanlığınca da uygun görülmu¨ş ve gereği 7 nci Kolordu Komutanlığına emredilmişti. Bu esaslar dahilinde gerekli takip hareketleri yapıldı ve olumlu sonuçlar alındı.

Bu yıl yapılan harekatta jandarmadan 14 yaralı, nizamiye birliklerinden 21 şehit, iki yaralı, halktan iki şehit, beş yaralı verilmiş, bir hayvan ölmu¨ş, iki hayvan yaralanmıştı. Eşkıyaya da 155 ölu¨, 24 yaralı verdirilmiş, 39 kişi yakalanmış, 879 kişi de kendiliğinden teslim olmuş, bu arada 52 de tu¨fek toplanmıştı.

1937 Yılında Yapılan Tedip Harekatı:

Nisan 1937 sonlarında 1 nci Genel Müfettişlik, İçişleri Bakanlığına sunduğu mualaasında; Sason’da yapılan işin memleket için hayırlı olduğunu, öteden beri bir şekavet yuvası ve doğuda bir çıban olan bu bölgenin mu¨teaddit seri hareketlerle temizlenemeyeceğinin tecru¨be ile sabit olduğunu, bununla beraber 1,5 senedir ara ara takip!erle iyi sonuçlar alındığını belirtiyordu.

Birinci Genel M’u¨fettiş Abidin Özmen’e göre: 1935 senesi Sason’a karşı.harekata başlandığı zaman, yasak bölge halkı 3 000 – 3 500, silah miktarı da 350 kadardı. İki senedir yapılan takip ve baskınlar sonucu halk mevcudu 500’e, silah miktarı da 200’e düşmüştü. Abidin Özmen bu başarıyı, yasak bölgeye karşı iki senedir devam eden harekata ve dolayısıyle bu işlerde seyyar jandarma taburlarının mevcudiyet ve kullanılmasına bağlamakta idi.

7. Kolordu Komutanlığının emir ve direktiflerine göre 10 ncu ve 7 nci Seyyar Jandarma Taburları ile mayıs 1937 başında başlayan harekatta asilere çok sayıda ölu¨ ve yaralı verdirilmekte, malları mu¨sadere, evleri tahrip edilmekte ve bu arada kabarık sayıda dehaletler olmakta idi.

İki jandarma taburundan müteşekkil müfrezenin büyük bir gayret ve fedakarlıkla yapmakta olduğu takip, kesin ve seri bir sonuç vaat etmiyordu. Sason bölgesini dört taraftan kavrayıcı bir şekilde tarayarak, harekatı daha seri ve kolay sona erdirmek için müfrezeye daha bir tabur verilmesi ve bu taburun Mutki üzerinden güneye doğru sevki gerekiyordu. Aksi halde yasak bölgede mevcut iki taburla sadece güneyden itici bir şekilde yapılacak harekatın, çok zaman ve masrafı gerektireceği gibi kesin bir somut vaat etmeyeceği de tabii idi. Bu nedenle Erciş’teki Seyyar Jandarma Taburunun piyade bölu¨klerinin Mutki’ye getirilerek müfreze emrine verilmetisi, jandarma su¨vari bölüğünün de güvenlik ve asayiş için Erciş’te bırakılması uygun olacaktı. 11 nci Seyyar Jandarma Taburunun da katılmasından sonra takip müfrezesinin 12 temmuz 1937 durumu şöyle idi:

7. Seyyar Jandarma Taburu, Mükedar, Hov, Küskut bölgesinde;

10. Seyyar Jandarma Taburu, Rezi, Çirto, Silent bölgesinde;

11. Seyyar Jandarma Taburu, Kerho bölgesinde, tenkil ve tahriri görevlerine devam etmekte idiler.

11. Seyyar Jandarma Taburunun yasak bölgede tenkil harekatına katılmasından sonra en arızalı ve sarp yerlere sıkıştırılan eşkıyanın son kısımlarının da imha edilmesi maksadı ile tenkil hareketine azami şiddet ve hız verilmişti. Gördu¨kleri fazla baskıdan umutsuz olarak mukavemetleri kırılan eşkiya karşısında tenkil işinin bir an önce sona erdiririlmesi ve harekatın bundan sonraki oluş tarzı u¨zerinde yerinde inceleme yapmak u¨zere 2 nci Tu¨men Komutanı Hazo’ya gönderildi.

Genelkurmay Başkanlığı da harekatın en kısa zamanda bitirilmesi isteğinde idi. Bu maksatla mu¨frezenin iki havanla takviyesini ve Diyarbakır’daki hava birliklerinin de harekata katılmasını uygun bulmuştu.

Seyyar jandarma taburlarının son derece azim ve fedakarlıkla yüru¨ttu¨kleri takip ve tenkil harekatında, çeşitli istikametlerde eşkiya pusuya du¨şu¨ru¨lmekte, yer yer oldukça zayiata mal olan çarpışmalar yapılmakta ve bazen de ku¨çu¨k mu¨frezeler eşkıyanın baskınına uğramakta idiler.

Bütün gayretlere rağmen yapılan işten sonuç alınamamasının pek tabii ki nedenleri vardı. Şöyle ki:

Harekata katılan ve tu¨fek mevcutlan 200 kadar olan jandarma taburlarının yolsuz, geriden ulaştırması dar ve uçurumlu patikaya mu¨nhasıren sarp araziden mu¨teşekkilbu geniş bölgede birbirinden uzak muhtelif gruplar halinde bulunan eşkıyayı tamamen kuşatarak bir arada sıkıştırmak ve imha etmek olanağı yoktu. Herhangi bir gruba yöneltildiği zaman diğer eşkiya gruplarının yanlardan ve açıklardan tecavüzlerini menedecek tertipleri almak, ekseriya 15 – 20 km. uzunluğunda olan iaşe merkezleri ile kıta arasındaki ikmal yolunu eşkıyanın pusu ve baskınlarına karşı korumak için kuvvet ayırdıktan sonra fiilen harekete geçilecek çok az kuvvet kalmakta idi. Buna rağmen mu¨frezenin taarruzları ve birbiri ardı sıra uğradıkları darbeler ve tahribat karşısında cesaret ve moralleri kırılan eşkıya, mukavemet etmeyerek derhal dağılıp yalçın dağlara gizlenmekte idiler. Mevcut kuvvet, daha geniş bir bölgede ve geniş ölçu¨de kuşatma hareketine elverişli olmadığı için toptan imhaları mu¨mku¨n olmadığına göre, muhtelif çarpışmalarla u¨çer beşer imhalarına çalışılmakta idi. Böyle olmakla beraber her ölenin yanında silahsız bir iki ihtiyat bulunduğu için de silahlı miktarları eksilmemiş oluyordu.

Son gu¨nlerde mu¨frezenin uğradığı zayiat, her varlığını yitirmiş, umutsuzluktan can havliyle direnmeye karar vermiş ve aç kalmış durumda olan eşkıyanın, ikmal yolları u¨zerinde kuvvetli gu¨venlik tertibatına rağmen erzak kafileİerine saldırmasından ve en ilerdeki emniyet kademelerine yaptıklan ani ateşler u¨zerine, gerideki kademelerin yetişmesi halinde hemen savuşmalarından ileri gelmiştir.

Bu nedenle; acele olarak, önce seyyar jandarma taburlarının 400 tu¨feğe çıkarılması ve bir bölu¨kte en az iki olacak şekilde subay ikmaline zorunluk vardı. Aynca, bu bölgede öteden beri yapılmış olan bu¨yu¨k ve ku¨çu¨k hareketlerde daima nizamiye kıtalarının bulunması, gerek eşkıya ve gerekse taraftarları ile halk u¨zerinde yıldırıcı bir etki yapmış, bu¨yu¨kçe bir tenkil işi yalnız jandarmaya bırakıldığı zaman, eşkıya takibi ve sonuçlandırılması hususunda bir kesinlik olmadığı his ve kanısı, bu asiler u¨zerinde de yer etmişti. Bu itibarla Sason bölgesinde bulunan jandarma kuvvetlerinin bölgenin önem ve genişliği ile orantılı olmaması ve yukarıda belirtilen nedenler dolayısıyle bu işin kısa zamanda bitirilmesi için bir nizarniye alayının bu harekata katılması faydalı olacaktı. Bu bakımdan 7 nci Kolordu; ağustos sonunda eğitimini tamamlayarak muharebe kudret ve yeteneğini kazanacak olan 18 nci Piyade Alayını bu işe memur ederek 1 eylu¨l 1937’den 1 ekim 1937 sonuna kadar yapılacak tenkil harekatı ile bölgeyi asilerden temizlemeyi uygun mu¨talaa etmekte idi. Keza, Kolordu Komutanlığı, bu harekatın 2 nci Tu¨mene verilmesini ve enerjik bir tugay komutanının veya Van Hudut Komutanı emrinde sevk ve idaresini du¨şu¨nmüştu¨. Bu fikir Genelkurmay Başkanlığınca da benimsenmiş olduğu için, seyyar jandarma taburlannın mevcutları artırılarak yalnız bu taburlarla veya bu taburların18 nci Piyade Alayı ile takviyesi sureti ile yapılacak harekatın cereyan tarzı hakkındaki soruya, 7 nci Kolordu Komutanlığının hazırladığı plan şöyle idi:

Yalnız seyyar taburlarla yapılacak harekat kesin sonuç vaat ederneyeceği için 18. Piyade Alayı ile takviyesi sureti ile yapılacak harekatta:

7. ve 10. Seyyar Jandarma Taburlan (su¨vari bölu¨kleri hariç), Asi bölgesinde toplanarak Arziyo dağı tepeler hatının iki tarafından doğu istikametinde ilerleyecek;

11. Seyyar Jandarma Taburu, Heru¨k, Sirtut bölgesinden ve Garzan deresini, doğu ve batıdan ilerleteceği kuvvetlerle ahenkli olmak u¨zere kuzeye geçerek Arziyo dağına ilerleyecek;

18. Alay, bir taburuyla şakilerin doğu ve gu¨neydoğu istikametlerinde sık ormanlık bölgeye sıvışmalarını menetmek ve bu civarı baskı altında tutmak u¨zere Silent, Kerho bölgesinde toplanacak, bu¨yu¨k kısmı ile Arziyo dağının kuzey ve gu¨ney yamaçları ile batı yamaçlarından ilerleyecek:

Siirt Piyade Alayından tertip edilecek iki ku¨çu¨k mu¨freze, yasak bölgeye giriş çıkışları önlemek u¨zere Hazo ve Melefan’da bulundurulacak;

7. Seyyar Jandarma Taburu Su¨vari Bölu¨ğu¨, taburunun geri yolunu emniyete almak ve gereğinde Harbak, Halilan bölgesini baskılamak u¨zere Hov bölgesinde toplanacak;

10. Seyyar Jandarma Taburu Su¨vari Bölu¨ğu¨ de, Kerho – Melefan yolunun emniyetine ve bir kısmı ile de seyyar jandarma taburlan ile 18 nci Alay arasında irtibat kurmaya ve aradaki boşluğu kapamaya tahsis edilecek.

Bu plan, eşkıyanın o gu¨nku¨ durumuna göre yapılmıştı. Sonradan 7 nci Kolordu planda bazı değişiklik yapmış ve Genelkurmay Başkanlığına da arz etmişti.

Yapılan değişikliğe göre:

Seyyar Jandarma Taburlarından biri Arziyo dağının batısından doğu istikametinde taarruz ederken, diğer bir seyyar tabur, emrinde bulunduracağı tek top ve havanla bu harekatı Asi bölgesinden destekleyecek;

Seyyar Jandarma Taburlarından u¨çu¨ncu¨su¨ Hov bölgesinden ilerleyip Ku¨sku¨t bölgesinde bulunarak şakilerin Arziyo’dan Ku¨sku¨t deresi boyunca kuzeye kaçmalannı menetmek için gereken tıkama tertiplerini alacak;

Siirt Piyade Alayından alınacak ve birer ağır makineli tu¨fekle takviyeli iki mu¨freze, bir su¨vari bölu¨ğu¨ ve bir havanla daha takviye edilerek Dilbi ve Heru¨k bölgesinden eşkıyanın Malaşeref bölgesine sıvışması önlenecek;

18. Alay bir taburu ile Arziyo dağı doğusundan batı doğrultusunda taarruz ederken, alayın diğer taburu bu taarruzu top ve makineli tu¨fek ateşi ile Rezi dağı- Silent hattından himaye edecek. Alayın u¨çu¨ncu¨ taburu Bitlis’ten verilecek tek topla takviyeli olarak Şinas dağı tepeler hattından ve Kerho deresi batısından gu¨ney ve gu¨neybatıya doğru yöneltilerek Arziyo dağından kuzeye kaçması muhtemel eşkıyayı, tepeler hattını ve Altır deresini geriden tıkamak suretiyle önleyecek;

Su¨vari bölu¨kleri, Hov’dan ilerleyecek, seyyar jandarma taburunun geri irtibatını da göz önu¨nde tutmak şartı ile tu¨mence istenildiği şekilde kullanılacaktı.

Harekatın asıl hedefi, Abdurrahman Yunus’un bulunduğu Arziyo dağı idi. Bu doğrultuda ve batıdan bu bölgeye giriş harekatının 20/21 eylu¨l 1937 gecesi saat 20:00’de başlaması kararlaştırılmıştı. Kararlaştırılan gu¨nde başlayan harekatta, 18 nci Alaydan mu¨rekkep Kuzey Grubunun 3 ncu¨ Taburu, Çirto, Altır; 1 nci Taburu, Kerho civarını: seyyar jandarma taburlarından mürekkep Batı Grubu, Asi ve Ku¨sku¨t civarını ele geçirdiler. 18 nci Alayın 2 nci Taburu Rezi dağı, Selaş dağı hattında bulunmakta idi.

Harekata katılan birliklerin 30 eylu¨l 1937 sabah durumu şöyle idi (Kroki: 15) :

Kuzey Grubu:

18 nci Alayın 3 ncu¨ Taburu ile 7 nci Seyyar Jandarma Taburu: Karameliç dağında.

18 nci Alayın 2 nci Taburu: Arziyo dağının doğu kısmının gu¨ney yamaçlarında.

18 nci Alayın 1 nci Taburu: Rezi dağı, Selaş dağı kuzey ve doğu yu¨zu¨ hattında

13 ncu¨ Seyyar Jandarma Bölu¨ğu¨: 1944 rakımlı Ku¨çu¨k Selaş dağında

Gu¨ney Grubu: Bu¨yu¨k Selaş dağı – Sirtut hattında

Batı Grubu:

10 ncu Seyyar Jandarma Taburu: Arziyo’nun batı kısmının gu¨ney yamaçlarında

11 nci Seyyar Taburu: Arziyo dağının batı kısmının kuzey yamaçlannda

7 nci Seyyar Jandarma Taburu Su¨vari Bölu¨ğu¨: Ku¨sku¨t bölgesinde

11 nci Seyyar Jandarma Taburu Su¨vari Bölu¨ğu¨: Hazo ve Melefan bölgesinde, yasak bölgenin dış kenarında mu¨teaddit karakollar halinde

Takip Komutanlığı muharebe idare yeri: Bu¨yu¨k ve Ku¨çu¨k Selaş dağları boyun noktasında

Karargahı: Melefan’da

Birlikler, bölgelerinde yaptıkları tarama ve baskınlarda eşkıyaya hayli zayiat verdirdiler. 7 nci Kolordu Komutanlığı 5 ekim 1937’de u¨st kademelere verdiği raporda:

“1. Kış mevsiminin Sason bölgesinde erken başlaması dolayısıyle bu¨yu¨k zorluk ve hastalıklar baş göstermesi bakımından Kolorduca Sason tedip hareketine zaruri olarak en geç ekim ayı içinde son verilecektir.

2. Esasen harekat başlıyalı beri asi bölge halkından 135 kişi imha ve 83 kişi diri olarak elde edilmek suretiyle cem’an 218 kişi bölgeden kaldırılmış ve Kolordunun tahminine göre bir kısım eşkıya ve halk, Arziyo veKarameliç dağlarında gizlenmiş ve kısmen de muhtemelen Malato dağından gu¨neye inen derelere çekilmiştir.

3. Asi bölge halkı geri kalanının da en kısa bir zamanda ele geçirilmesi maksadı ile bundan sonraki harekatın şu şekilde tertip ve uygulanması tu¨mene bildirilmiştir:

a. 18 nci Alay, Arziyo ve Karameliç dağlarını taramaya devam ederek, bu bölge temizliğini tamamlayacak ve 1 nci Alayın 3 ncu¨ Taburu Maluşeref bölgesini tarayacaktır.

b. Seyyar jandarma taburları Asi, Ku¨sku¨t, Hov bölgesi ile Malata dağından gu¨neye inen dereleri ve bundan sonra Harbak – Halilan bölgesini tarayarak Hazo bö!gesine gelecektir.

c. Seyyar taburlardan bir veya iki su¨vari bölu¨ğu¨ bir komuta altında birleştirilerek Şigo bölgesine kaçması muhtemel şakileri yakalamak u¨zere sevk edilecektir.

4. Bu harekat en kısa bir zamanda ikmal edilerek, kıtaların kış ordugahına cekilmeleri emri ayrıca verilecektir” denmekte idi.

Bu yeni tertibi alan birlikler Kolordunun isteğine uygun şekilde yaptıkları tarama harekatında, eşkıyaya yeniden çok sayıda ölu¨ ve yaralı verdirmiş, keza çok sayıda erkek, kadın ve çocuk esir almış ve yer yer yapılan çarpışmalarda kendilerinden de bir miktar şehit ve yaralı vermişlerdi.

Kasım 1937 başına kadar devam eden bu çetin mu¨cadelede kesin sonuç alınmamış olmakla beraber mevsimin elverişsizliği ve birliklerin yorgun du¨şmu¨ş olmaları nedeniyle harekata son verilmesi gerekiyordu. Bu maksatla birliklere, garnizonlarına dönme emri verildi. Bu yıl ekim ayına kadar yapılan harekatta: jandarmadan 38 şehit. 57 yaralı, nizamiye birliklerinden u¨ç şehit, beş yaralı, halktan yedi şehit, 10 yaralı verilmiş, 17 hayvan ölmu¨ş yedi hayvan yaralanmış, sekiz tu¨fek ve 40 mermi kaybolmuştu. Eşkiyadan da: 273 ölu¨, 52 yaralı verdirilmiş, 283 kişi yakalanmış, 748 kişi kendiliğinden teslim olmuş ve bu arada 39 tu¨fek ve 140 mermi toplanmıştı.

Sonuç olarak, Sason bölgesinde u¨ç yıldan beri muhtelif kuvvet ve tertiplerle yapılmış olan ve henu¨z kesin bir sonuca bağlanamamış bulunan harekat, devlete oldukça pahalıya mal olmuş bulunmakta idi.

Sason’un Islahat Programı:

İçişleri Bakanlığının 27 ekim 1937’de 7 nci Kolordu ile 1 nci Genel Mu¨fettişliğin de teklif ve mu¨talaalarını almak suretiyle Başbakanlığa sunduğu raporda özetle şöyle denilmekte idi:

“Askeri Tedbirler:

Yasak bölgenin iç ve dışında 15 karakolun açılması ve bu suretle genel kadroya 300 kişilik bir jandarma kadrosunun ilavesi gerekir. Ayrıca, gerek yasak bölgeyi baskı altında bulundurmak ve gerek Siirt, Bitlis ve Diyarbakır’daki ordu birlikleri arasında bir nevi garnizon irtibatı yapmak ve özeilikle Siirt ilinin şekavet ve asayiş durumu göz önu¨ne alınarak bu ilde şekavetleri devam eden Suffumıhi, Abdu¨lkuddu¨s. Arınçlı Maze, Bakıtlı Reşo, Zivikli Hacı İbrahim ve bunlara benzer çetelerin hareket ve faaliyetlerinde, vilayetlerin jandarma kuvvetlerine gereğinde yardımda bulunmak gayesi ile Sason bölgesindeki seyyar jandarma taburlarından bir taburun Hazo’da, diğer bir tabunın da Ziyaret mevkiinde bulundurulması faydalıdır. Bu taburlar yaz ve kış, yasak bölgede takip ve baskın hareketlerine muktedir olabilecekleri gibi Bitlis, Siirt ve Diyarbakır ana yollarında gu¨venliğin kurulması ve herhangi bir şekavet olayında sabit jandarmanın çabuk takviyesi bakımından da etklli olacaktır.

Erciş mıntıkasının Zeylan bölgesine komşu olması ve bu bölgede başka ordu birliklerinin de mevcut olmaması nedeniyle, 11 nci Seyyar Jandarma Taburunun asıl garnizonu olan Erciş’e iadesi gerekir.

İdari Tedbirler:

Sason ilçesi dahilinde hu¨ku¨met otoritesini yakından tanıtmak ve hu¨kümeti temsil işini yetkili idare amirlerine vermiş olmak için Hazo ve Ziyaret’te birer ilçe ve Sason bölgesinde Timok, Celali mevkilecinde ve yasak bölge halkını kuzeyde Muş’a bağlayan Kanbirim dağı bölgesinde, Mutkinin Merment mevkiinde birer de bucak teşkili suretiyle alınacak idari tedbirlerin bu bölge için etkili ve faydalı olacağı şu¨phesizdir. Bunlardan başka, bölgede bırakılacak kuvvet için garnizon yapılması, ulaşım ve gu¨venliği sağlamak için bazı yolların ve köprülerin yapılması ve onarımı da zorunludur.

Sonuç:

Sason yasak bölgesi halkının tekrar canlanmalarına, etrafa saldırmalarına, u¨lkenin içinden ve dışından gelecek her tu¨rlu¨ zararlı kişiler ve propogandaların bu bölgede yer bulmasına meydan vermemek ve esaslı bir gu¨venlik durumu elde etmek için, şimdiye kadar yapılan harekatın ve alınan tedbirlerin verdiği tecru¨belere göre, lu¨zum gösterilen askeri ve idari tedbirlerin alınması gerekir. Bu tedbirlerin alınması geciktiği takdirde Sason durumunu hedef gu¨den Şeyh Sait’in kardeşi Şeyh Abdurrahim idaresindeki çetenin u¨lke içine girişine benzer olayların vukuunu beklemek Iazımdır. Nitekim bu şerir, gu¨neyden aldığı talimat ile Kulp ve Sason bölgelerine girmek ve buralarda bulacağı yardım ve kuvvetle daha geniş ölçu¨de bir harekete girişrnek gayesi ile hududu aşmış ve fakat jandarmanın uyanıklığı sayesinde hareketi gelişmeden çete imha edilmiştir.

Bu itibarladır ki bu gu¨n için yasak bölgede nihayet 100 silahlı şaki vardır diye bu kadar fazla masraf neden ihtiyar edilmiş mu¨talaasına, ilerde karşılaşılması muhtemel değil, muhakkak olan durum dolayısı ile de yer verilemez.

Bu gu¨n alınması du¨şu¨nu¨len tedbirler gu¨nu¨n durumuna gör değil, geçmişteki benzerlerine göre bu¨yu¨mesi muhtemel ve önlenmesi bizi daha çok uğraştıracak olan kötu¨ durumların doğmasına olanak vermemek içindir

Bu bakımdan gerekli tahsisatın 1 nci Genel Mu¨fettişlik emrine verilmesi hususunu yu¨ksek takdirlerine arz ederim”.

Başbakanlık da bu mu¨talaaya katıldı ve gereği buna göre yapıldı.

Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar (1924-1938), Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları

Sason isyanı Gerçeği:

Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Şeyh Sait isyanı ile birlikte Sason’daki bazı aşiretler Mihemedê Elîyê Ûnis liderliğinde harekete geçer. Şeyh Sait isyanının bastırılmasından sonra kendine bağlı güçlerle Sason dağlarına çekilir ve mücadeleyi dağlarda sürdürür.

1930’da Mihemedê Elîyê Ûnis’ın ölümüyle yerine kardeşi Evdirehmanê Elîyê Ûnis geçer. Bu dönemlerde çatışmalar aralıklarla devam eder. Fakat 1935 yılında Sason kaymakamı ve mahiyetindekiler vergi toplamak için dağ köylerine giderler; Herbak köyünde aşiret reisi Teterê Badik onları ağırlar ve köylüleri vergi vermeye razı eder. Ama heyette bulanan yüzbaşı Teter’in gelinine sarkıntılık edince, bağrışlar üzerine koşan köylüler, kaymakam vekili Rıdvan ve belediye kâtibi Mehmet‘i öldürür. Yüzbaşı kaçar ve olayı merkeze yanlış bir şekilde bildirir. Evdirehmanê Elîyê Ûnis, tekrar dağa çıkmanın vakti geldiğini düşünür ve mahiyetiyle Teter’e verdiği söz gereği birlikte mücadeleye başlar. Sason’da başlayan isyana Motki de katılır.

Evdirehmanê Elîyê Ûnis

Birinci Umumi Müfettişi Abidin Özmen Sason meselesi hakkında 08.05.1936 tarihinde İçişleri Bakanlığı’na bir tezkere sunar, buna gore;

“Eğer Sason işini Kürtlük ve Kürdistan işi ve ondan bir parça diye alırsak bu gibi fırsatlardan istifade ile icap eden halkı garbe nakletmek uygun olur. Bu suretle Sason ve Kürtlükte kuvvetli bir parçanın işi halledilmiş olur.” diyerek Kürtlerin Batı’ya sürülmesi projesine destek verir. Sason, 06.10.1936 tarihinde yasaklı bölge ilan edilir ve bölge halkının deyimiyle “mıntıka-i memnu”da tedip ve tenkil hareketi başlar.

Sason İsyanını bastırmakla görevli Korgenaral Cemal Madanoğlu’dur. O, anılarında; “Sason, kuş uçmaz kervan geçmez dedikleri yabanıl ve sarp bir bölgedir. Burada halk askere gitmez, vergi vermez, kendine göre bir düzen içinde ve ilkel koşullarda yaşar. TBMM’den çıkarılan bir yasaya göre, hükümet bu yöreyi yasak yapmış. Ankara’dan bir kurul gelmiş, Sason çevresindeki sarp tepelerin üzerine flama dikmiş, bu sınırlar içinde oturmak yasak demiş.”

Bu sırada “yasak bölge” içindeki 27 köy boşaltılır ve harap edilir. Çarpışmalar sonucunda yasaklı bölge halkından 834 ölü, 592 diri ele geçirilmiş, 3577 kişi teslim olmuştur. Ele geçirilen halk batı illerine, Mecburi iskân’a tabi tutulur. Ölen asker sayısının 80, yaralananların ise, 106 asker olduğu söylenir.

Mala Elîyê Ûnis Savaşçıları yerel giysileriyle

1936 ve 1937 yıllarında yaşanan çatışmalarda iki taraftan büyük kayıplar olur. Köyler boşaltılır, tarlalar yakılır ve halkın büyük bir kısmı ya imha edilir ya da sürgüne gönderilir. Madanoğlu, Osman Tufan Paşa’nın “eşkiya ile pazarlık mı olur?” itirazına rağmen Evdirehmanê Elîyê Ûnis ile görüşür; fakat olumlu bir netice alınmaz. Evdirehman’da çevresindekiler ile çarpışarak Binxet’e geçer ve orada Kürt Ulusal Hareketleri içerisinde rol oynar. Rojava’da, Sason isyan’ından sonra, oraya göç eden, kayda değer bir kesim var.

SASON İSYANI TANIĞI KONUŞTU

Sason isyanının canlı tanığı Hacı Reşit Ak’ın Sason olayına bakışı:

Sason İlçesinde yaşayan 115 yaşındaki Hacı Reşit Ak, 1933 yılında yaşanan ‘Sason İsyanı’nın son şahidi olarak biliniyor. Yaşına rağmen oldukça dinç olan 115 yaşındaki Ak, yakın tarihte yaşanan bir çok olaya da tanıklık etmiş. 81 yıl önce Sason ve Kozluk ilçeleri arasında onlarca köyün, yaşanan zulümlere isyan ettiğini ve isyanın çok ağır bir şekilde bastırıldığını ifade eden Ak, “O tarihlerde köylüler kuruşuna dizildi, kafaları kesilip Diyarbakır Paşasına gönderildi. 36 köyde katliam yapıldı ve yüzlerce aile sürgün edilip dağıtıldı. O dönemlerde çok olaylar oldu” dedi. Köylülerden fazla vergi alınması nedeniyle insanların açlığa mahkûm edildiğini ifade eden Ak, “Halk zulme boyun eğmedi. Son olay ise bir kadının taciz edilmesiyle başladı. Köylüler ile askerin birbirine ateş etmesiyle 10 süren bir zulüm ve acı süreci başladı” diyerek, Sason isyanının dönemlerinde yaşanan olayların halen etkisinde olduğunu ifade etti: http://www.batmangazetesi.com/haberler_ic-2-15445-SASON_ISYANI_TANIG.html#sthash.Ff8IrYWQ.dpuf