Tavernier 1660’larda Bitlis ve Tatvan’dan geçerken
- 19 Ocak 2022
- 5
‘Bitlis beyi ülkenin en güçlüsü. Diğer beyler ya Osmanlı Padişahı’na yada İran Şahı’na bağlı olup biat ederken, Bitlis Beyi kimseye biat etmemekte. Her iki devlet de bu Bitlis Beyi ile iyi geçinmek zorundalar. Sultan’ın (Osmanlı) ve Şah’ın (İran) sınırları boyunca topraklara sahip olan ve buradaki dağlarda güvende olan Kürdistan Beyleri, bir tür özel derebeyleri gibiler. Bunlar ne Sultan’dan ne de Şah’tan korkarlar’ – Jean-Baptiste Tavernier
Fransız seyyah ve mücevher tüccarı olan Jean-Baptiste Tavernier, 1632 – 1668 yılları arası Fransa’dan başlayarak bir çok doğu ülkesine toplamda altı seyahat gerçekleştirmiş. Seyahatlerinin tümü üç ayrı kitap olarak “Le Six Voyages de J B Tavernier en Turquie en Perse et aix Indes“ adı ile 1675’den itibaren birkaç defa Fransızca ve İngilizce olarak basılmıştır.
Bu çeviri İngiliz yazar John Philips’in 1678’de İngilizce olarak yayımladığı ‘The Six Voyages of John-Baptista Tavernier’adlı eserinin Bitlis, Tatvan ve kısmen Van anlatımını kapsamaktadır. Anlatım, seyyahın Halep’ten Tebriz’e gidiş güzergahını Birecik, Urfa, Nusaybin, Mardin, Diyarbekir, Bitlis, Tatvan, Ahlat, Adilcevaz, Erciş, Süphan, Muradiye ve Van istikametinden geçişini aktardığı bölümdedir.
Tavernier’in Bitlis’te ziyaret ettiği Bitlis Prensi’nin ünlü Kürd hükümdar Şerefxanê Bedlisi’nin torunu Abdal Han mı yoksa Abdal Han’ın çocuklarından Ziayeddin veya Bedreddin mi oldukları konusu henüz tam olarak açığa kavuşmuş değildir. Çünkü Fransız seyyah Tavernier’in kesin olarak hangi sene Bitlis’ten geçtiği de bilinmemektedir. Bazı araştırmacı ve yazarlar Evliya Çelebi anlatımları ile seyyahın anlatımlarını kıyaslayarak ‘1655’ deseler de, yazarın Bitlis anlatımının seyahatinin altıncı ve en son kısmında bulunması ve o bölümü de ‘bahar 1664’ ile başlatması karışıklıklara neden olmaktadır. Eğer son seyahatinde Bitlis’ten geçtiğini varsayacak olursak, tarih Mart 1665 olması gerekmektedir, ki seyyah Van’a geçtiğinde yılın ayının Mart olduğunu belirtiyor. Ancak seyyahın Doğu’ya toplamda altı sefer yaptığı bilindiğinden, Bitlis’ten sadece tek sefer geçmediği de rivayet olunduğundan ötürü, çeviri başlığı için ‘1660’lar’ seçilerek, Bitlis Beyi’nin ismine de yer verilmemiştir.
Şahsi kanaatim Tavernier’in karşılaştığı Bitlis Beyi’nin Kürd Abdal Han’dan başkası olmadığıdır.
Derleyen ve çeviren: Baran Zeydanlıoğlu
III. Bölüm – Halep’ten Diyarbekir ve Van üzeri Tebriz güzergahı
Çok kötü bir kervansaraya sahip olan Koşahan’dan sonra Karahan’a geliniyor. Bu noktadan itibaren, Bitlis’e kadar dereler ile dolu olan dağlar arasına giriliyor. Karahan sonrası ise, ülkenin bir Beyi veya prensine ait olan şehir Bitlis’e geliniyor. Bu Bey ülkenin en güçlüsü. Diğer beyler ya Osmanlı Padişahı’na yada İran şahı’na bağlı olup biat ederken, Bitlis Beyi kimseye biat etmemekte. Her iki devlet de bu Bitlis Beyi ile iyi geçinmek zorundalar, ki her ikisinin de menfaatine olur. Çünkü bu Bey, Halep’ten Tebriz’e, Tebriz’den Halep’e olan geçiş yolunu istediği zaman durdurabilir. Dağların biribirlerine çok yakın olmasından, bu geçitlerde on adam rahatlıkla bin adama karşı koyup buraları savunabilir.
Halep’ten Bitlis’e doğru yol alırken, şehre yaklaştığınızda sağlı sollu derelerin olduğu, sarp ve yüksek dağları aşarak, iki mil boyunca süren ve her iki tarafı da kayalardan kesilerek yapılmış, sadece tek bir devenin geçebileceği yollardan geçmek zorundasınız. Bitlis şehri, biribirine eşit mesafede yer alan iki yüksek dağın arasında, aynı Montmarte Tepesi (Paris’te) gibi bir tepe üzerinde kurulmuş. Sarp ve kelle şekeri şeklinde olan bu tepeye, ancak döne döne çıkılabilmekte. Tepenin yukarısında ise büyük bir düzlük mevcut ve kale de bu düzlükte çok sağlam yapılmış. Kaleye girişler ise iner-kalkar üç köprü ile mümkün. Kaleye girildikten sonra iki büyük avludan geçilip, Bey’in odalarının karşısına açılan daha küçük bir avluya geliniyor. Kaleye gitmek için çıkılan güzergah çok ürkütücü ve tehlikeli. Ancak güçlü atlarla çıkılabilmekte. Kaleye at sırtında sadece Bey’in kendisi ve komutanı çıkma hakkına sahip. Onların dışındaki ahali böyle bir imtiyaza sahip değil. Tepede kurulmuş olan bu şehir her iki dağa kadar yayılmış. Şehrin içinde bir adet ve şehrin dışında da bir olmak üzere, şehirde iki adet kervansaray (han) bulunmakta. Tüccarlar genellikle şehrin dışındaki kervansarayda konaklamayı tercih ediyorlar, dağlardan gelen ve şehrin içinden geçerek akan beş-altı dere taşınca, şehir merkezindeki kervansarayı su basabiliyor. Buranın güçlü beyi, ülkesinin saldırıya uğraması halinde 25 bin atlıyı meydana toplayabileceği gibi, emir vermesi halinde her an hazırda bekleyen ve ülkesinin çobanlarından (köylüler) oluşan hatırı sayılır sayıda piyade de mevcut.
Bitlis Beyi’ni ziyaret için yanına çıktım. Kendisine hediye olarak da beraberimde biri altın işlemeli diğeri de gümüş simli iki adet saten kumaş götürdüm. Ayrıca, genellikle Türklerin kullandığı ve tepesi gümüş işlemeli olan çok değerli iki de başlık. Bunların yanında kırmızı ve gümüş desenli iki adet beyaz mendil. Bey’in geleneklerden olan ve benim için istettiği kahveyi beklerken, Halep’in Paşa’sının ulağı Bey’in huzuruna çıktı. Ulak Paşa’sının Bitlis Beyi’ne sığınmış olan ve Kandiya savaşında tutsak aldığı, üç bin taca (para) mal olan Fransız cerrah kölesinin kendisine iade edilmesini talep ettiğini iletti. Sığınmanın ne anlama geldiğini iyi bilen Bey, ulağı hiç alışık olunmayan sert bir şekilde tersleyerek, Fransız’ı kimseye iade etmeyeceğini, karşısından yıkılmasını ve biran once burayı terk etmesini emretti. Eğer hemen terk etmediği taktirde boynunu vurdurtacağını da eklediği gibi, ulağın hem bunları Paşa’sına söylemesini hemde Paşa’nın bu kabul edilemez tavrından dolayı onu Sultan’a şikayet edeceğini ve Sultan’ın onu boğdurtması halinde Bey’e teşekkür edeceğini ulağa iletmesini tembih etti. E tabiki Sultan’ın Bitlis Beyi ile iyi geçinmesi gerekli, çünkü Van’a olası bir Fars kuşatması durumunda, Sultan’ın ordusunun bu Bitlis Beyi’nin ülkesinden geçip Van’ı savunmak zorunda olduğundan ve Bey’in de aksi durumda geçiş yollarını engelleyebilecek ve Sultan’a kafa tutabilecek güce sahip olduğu bilinmekte.
Sultan’ın (Osmanlı) ve Şah’ın (İran) sınırları boyunca topraklara sahip olan ve buradaki dağlarda güvende olan Kürdistan Beyleri, bir tür özel derebeyleri gibiler. Bunlar ne Sultan’dan ne de Şah’tan korkarlar.
Her halükarda Kürdlerin ülkesinden geçerek sehayat etmek çok zevkli. Zira her nekadar geçitler ve yollar çok sarp ve engebelilerse de, hemen hemen her tarafta meşeler, ceviz ağaçları, ormanlar ve bu ormanlarda tek bir ağaç yok ki üzüm sarmaşığı ile dolalanmış olmasın. Dağların dibindeki düzlüklerde bu ülkenin en güzel buğday ve arpaları yetiştirilmekte.
At yüküne beş kuruş ödenilen Bitlis’ten, at yüküne iki kuruş ödenilen Tatvan’a geçiliyor.
Tatvan Van Gölü’ne bir top atışı mesafesinde kurulmuş, rüzgarlardan çevresinde konumlanmış dağlarla korunan, bir tabiat cenneti. Yaklaşık yirmi ile otuz arası tekneye ev sahipliği yapan limanı bulunan, büyük bir köy Tatvan. Limanın girişi dar görünse de, giriş ve çıkışlar rahat. Buradan rüzgar ve imkanlar el verdiği sürece, tüccarlar yüklerini tekneler ile Van’a taşımaktalar. Yelkenliler ile 24 saatlik bir yolculukla Van’a göl üzerinden ulaşılırken, yüklü atlar ile karadan seyahat 8 günü alabilmekte. Van’dan dönüşte ise tekrardan yelkenliler ile Tatvan’a gelmek mümkün.
Tatvan’dan Karmuşe’ye
Karmuşe’den Kellat’a
Ahlat’tan, nihayet yükbaşına sadece bir kuruş vergi ödenen küçük köy Aljau’ya
Adilcevaz’dan Spanktiere’ye
Spanktiere’den Soüer’e
Soüer’den Argiş’e
Argiş’den Karakörpü’ye
Karakörpü’den Perkeri’ye
Perkeri’den Zuarzazin’e
Zuarzanin’den Suserat’a
Suserat’dan Devan’a gidilirken at yükü başına iki kuruş ödeniyor, ancak bu ödeme Van’da da yapılabilinir.
Devan’dan Van’a gelindiğinde at yükü başına iki tomen (İran para birimi) ve abbasi ödeniyor. Van şehri Sultan’ın toprakları dahilinde olduğu halde, burada Sultan’ın parasındansa Fars parası daha revaçta ve kullanılmakta.//
Kaynak: ‘The Six Voyages of John-Baptista Tavernier’ by John Philips, 1678, London
Les Six Voyages de Jean Baptiste Tavernier, Ecuyer, Baron d’Aubonne, en Turquie, en Perse, et aux Indes. Chez Olivier de.Varennes, 1st ed. Paris 1675
Bitlisname.com kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.