Bitlis Rojkili Kürd hükümdar Mir Şemseddin

ve

Karakoyunlu Türkmen hükümdar Kara Yusuf

Baran Zeydanlıoğlu

1355 Erciş doğumlu Karakoyunluların hükümdarı Türkmen Kara Yusuf (En Noyan ul-azam Cemal ud-din Yusuf Bahadır), Bağdat – Şam – Kahire civarında; Çağataylara karşı ve Memlüklülerle yaptığı savaşlar ve mağlubiyetler sonrası, Diyarbekir üzeri Bitlis’e gelip sığınır. O zaman Bitlis’te hükümdar olan Rojkili Kürd Mir Şemseddin’dir. Mir Şemseddin Kara Yusuf’a büyük ilgi, alaka ve saygı göstererek, tekrar toparlanması için destek verir. Kara Yusuf’un Trabzon’un Rum hükümdarı III. Manuel’in kızı ile evliliğinden olan bir kızı ile, Bitlis hükümdarı Mir Şemseddin evlenir ve böylece Kara Yusuf’un damadı da olur.

Bitlis Kürd hükümdarının askeri desteğiyle birlikte, Azerbaycan’daki Moğol (Türkü) Timurlenk’in oğluna karşı 1407’de bir sefer düzenleyen Kara Yusuf, o toprakların tümünü ele geçirir.

Bölgede büyük bir saltanat kuran Türkmen Kara Yusuf, kendisine Bitlis Kürd Beyliği tarafından verilen bu çok kıymetli destekten ötürü bir ‘Emirname’ yayımlayarak, hem teşekkürünü, hem de takdirini dile getirerek, Mir Şemseddin’in idaresindeki toprak ve mülkiyete de atıfta bulunur:

‘ Aziz çocuklarım, aşiret, fırka, binler ve yüzler beyleri, komutanlar, hükümdarlar, görevliler, meslek ve zanaat adamları, diğer halk, ileri gelenler ve Kürdistan’ın bütün hükümdarları; Bedlis, Ahlat, Muş, Hınıs ve buralara bağlı olan yerlerin soyluları, tanınmışları, ünlüleri ve sakinleri!.

Hepiniz biliniz ki, en aziz, en akıllı, en saygıdeğer, beylik ve adalet sahibi hazretleri, en büyük emir Mir Şemseddin’in – yüce Allah onun devletinin zaferini ve ikbalini kıyamet gününe kadar korusun – gösterdiği mükemmel bağlılık ve birlik, sonsuz yetenek ve fedakarlık nedeniyle, onun üzerine nimetlerimizi yağdırmamız, onu yüce ilgimizin kapsamı içine almamız ve onu düşmanlarından üstün kılmamız………

Bu emirname, yüce ve kutlu Sultanlık imzasıyla imzalanıp süslenmiş olduğu için, ona güvenmek ve uyarınca hareket etmek gereklidir. 1418 senesinin Rebiyülevvel ayının 10’unda yazılmıştır’.

Zamanla Türkmenlerin bölgedeki hakimiyetleri azalıp kaybolduktan sonra, Mir Şemseddin tek başına kendi adına sikke kestirip hutbe okutarak tam bağımsızlığını ilan eder.  Bu konuyla ilgili Şerefname’nin yazarı ve Bitlis’in daha sonraki bir Kürd hükümdarı olan Şerefxane Bedlis-i  (1543 – 1603) şöyle yazmıştır:

‘O tarihi günün eserlerinden biri, bir miskal bir miskal ağırlığında olan altın ve gümüş karışımı, üzerinde ‘Şemseddin’ ibaresi bulunan bir paradır. Kürdistan halkı bu paranın bereketli olduğuna inanır ve onun uğurluğundan yararlanmak için hala ellerinde bulundurmaktalar. Ben de bu parayı gözlerimle defalarca görmüşümdür. Ayrıca benim gördüğüm üç dirhem para daha vardır ki Bedlis (Kürd) hükümdarları Muhammed Bin Şeref bin Muhammed ve Şemseddin bin Ebu Diyaeddin adına basılmışlardır’.

Lailahe illallah / Muhammed / resulullah / duribe Bidlis / (Allah’tan başka tanrı yoktur. Muhammed onun elçisidir. Bitlis’te darp edildi)

Altıgen içinde; Halledallahu / Şems el-Din bin Ziya el-Din / Mulkehu /(Ziyaeddin’in oğlu Şemseddin / Allah mülkünü devamlı kılsın)

Şerefname’de ayrıca Mir Şemseddin’in eşlerinden Türkmen olan bu eşi ile ilgili bir de bir anlatım vardır. Karakoyunlu Kara Yusuf’un kızı olan bu eşi ata binmek, ok atmak ve meclislere katılmak ister ancak Mir Şemseddin izin vermez. Konuyu Şerefxane Bedlis-i şu şekilde aktarır:

‘Bu hanım Türkmen aşiretinden olduğu için, yetişmesi ve tabiatının gereği olarak ata binmeye, değnek oyunu oynamaya, ok atmaya, genel törenlere ve meclislere katılmaya eğilimliydi. Bu yüzden, Bedlis’te bir kaç defa bu işleri yapmak istemiş, fakat Mir Şemseddin bazen yumuşak bazen de sert bir şekilde karşı koyarak ‘Biz Kürdler, Türkmenlerin günlük hayatlarının esası haline getirmiş oldukları bu gibi adetleri doğru bulmuyoruz, bu işleri bırakmak iyi ve gereklidir’ diyerek eşinin bu isteklerini kabul etmediğinin anlatıldığını, hatta bir rivayete göre de eşinin diretip inat etmesinden dolayı, Mir Şemseddin’in şiddete başvurduğu ve eşinin de bu durumu ‘deli ve serseri İskender’ lakabıyla bilinen Ahlat’taki kardeşi Kara Yusuf’un oğlu Mirza İskender’e anlattığı ve Mirza da bunun üzerine Mir Şemseddin’i bir gün Ahlat’ı ziyareti sırasında tuzak kurarak arkadan bir saldırı şeklinde öldürdüğüdür. Ancak Şerefxane Bedlis-i Mir Şemseddin’in Mirza İskender tarafından öldürülmesinin asıl nedeninin, onun Timurlenk’in oğlu Sahruh’un sarayına itaatini arz etmiş olması olduğunu yazar.

Mir Şemseddin’in mezarının Ahlat’ta mı, yoksa Bitlis Gök Meydan yakınında mı olduğunun tam olarak bilinmediğini, Şerefname’nin yazarı Şerefxan-e Bedlis-i de belirtmiştir.

1420 senesinde Tebriz’de hayatını kaybeden Kara Yusuf ise, doğduğu ve Karakoyunluların o zamanki başkenti olan Erciş’te toprağa verilmiştir.

Baran Zeydanlıoğlu

Kaynaklar

Şerefname

Evliya Çelebi Seyahatnamesi

TDV İslam Ansiklopedisi

The Clan of Qara Qoyunlu rulers, V. Minorsky